sah'english | adronato

listen to the pronunciation of sah'english | adronato
Английский Язык - Турецкий язык

Определение sah'english | adronato в Английский Язык Турецкий язык словарь

her
ona

Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı? - Reporter: Did you buy her a kitten?

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

her
kendine

Emi kendine yeni bir elbise ısmarladı. - Emi ordered herself a new dress.

O, sırrı kendine sakladı. - She kept the secret to herself.

her
onu

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

her
dişil onun
her
onun

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

Onun görünümünü çekici bulurum. - I find her appearance attractive.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi. - She said NO to herself. She said YES aloud.

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

her
ondan

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

Siz ondan daha uzun boylusunuz. - You are taller than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
Английский Язык - Английский Язык
her